Sahaf Olmak Nasıl Bir Şey

Sahaf Olmak Nasıl Bir Şey

Mesela birisi gelir size “ Ya bir kitap okumuştum çok güzeldi. Adını, yazarını, yayınevini hatırlamıyorum. Ama çok güzeldi. “ Peki, konusu neydi?  Diye sorarsınız. “ Valla onu da hatırlamıyorum, ama çok güzeldi. Hadi bulabilirseniz bulun bu kitabı.

Sahaflık diğer ikinci el eşya alım satımına benzemez. Kitabın okunmuş olması bazen kitaba değer katar. Şöyle ki; bazı kitaplarda içinde altı çizili satırların olması o kitabı sizden önce okuyanla bir iletişim sağlamanıza yol açar. Başkasının gözüyle kitabın altı çizilmeye değer yönlerini keşfedersiniz. Bazen kitabın sayfa kenarlarında kurşun veya tükenmez kalemle notlar alındığını görürsünüz. Öyle notlara rastlarsınız ki; kitabın kendisinden daha değerli düşüncelere şahit olursunuz. Yahut bu notlar elinizdeki kitaba ayrı bir renk katar. Bazen okurlar okudukları kitabın yazarıyla adeta konuşurlar. Bir bakarsınız bir paragrafı işaretleyip karşısına “ Yalancı “ yazıldığını dahi görebilirsiniz. Bazen de okuyucular okudukları kitabın öylesine etkisinde kalırlar ki; “ Ölen roman kahramanlarından birine, o sayfada “ Ah ben öleydim “ diye hüzünle not bile düşerler.

Okunmuş birçok kitabın ön sayfasında; alındığı tarihi, alındığı yeri, alan kişi kendi ismi ile not düşer. Hatta bazıları imzasını bile atar. Bazıları kitabı aldıkları kitapevinin adını dahi yazar. Bazı kitaplar birisine hediye alınır. Hediye edilen kişiye notlar yazılır, ithaflar yapılır, temennilerde bulunulur. Öyle ki; bazen bu ithaflardan, notlardan kitap hakkında fikir dahi edinebilirsiniz. Kimi okur ayraç kullanmaz sayfaların ucunu katlar, kaldığı yeri unutmamak için. Bazısı not düşer; “ burada kaldım “ diye.

Eskiler takvim yapraklarını da ayraç olarak kullanmışlardır. Kimisi sigara paketlerinin yaldızlarından ayraç yapmıştır, kimisi kendi el emeği ile türlü türlü desenli, süslü ayraç yapmıştır. Bazıları kitabın arasına kurutulmuş çiçek koymayı sever. Bazıları kitapların arasına küçük, yada büyük kağıtlara kısa kısa, yada uzun mu uzun notlar yazmışlardır. Kitap hakkında ne düşündüklerini, kitabın kendilerine ne kattığını, yazar hakkında düşüncelerini, kitapta eksik ve yanlış gördükleri noktaları üşenmeden not etmişlerdir.

Okunmuş kitap alanlar da ayrı bir alemdir. Kimi güzel ciltli kitaplara, kimi saman kâğıdı olanlara, kimi şömizli kitaplara, kimi birinci baskılara, kimi içinde hiç yazı olmayan yepyeni ama rafta eskimiş kitaplara meraklıdır. Bazıları içinde not olan, ithaflı, imzalı olanlara meftundur. Bazı okurlar sırf kapağını beğendiği için, bazıları başkaları okumasın diye, raflarda gözükmesin diye sevmediği, fikrine katılmadığı kitapları alırlar. Hatta bazılarının bu türden aldığı bir kitabı yırttığına dahi üzülerek şahit olursunuz.

Ben sahafları eczaneye benzetirim. Herkesin hastalığına göre ilaç olduğu gibi, herkesin ilgisine, ihtiyacına, düşüncesine göre de kitaplar olabilir. Ama bazı okurlar bunu bir türlü kabullenemezler. Sanki dünyada bir tek onların düşüncesi, bir tek onların fikri vardır, yada sadece bu düşünce yaşamalıdır onlara göre.

Bakarsınız biri gelir dükkanınıza sorar “ …. Yazar hakkında ne düşünüyorsun? “ Bazısı size “ Bana bir kitap tavsiye et “ der. Tanımadığınız, fikrini, zikrini, ilmini bilmediğiniz bir kişiye ne tavsiye edeceksiniz. En zor konulardan biridir bu. Tavsiye edersiniz beğenmez, etmezsiniz başka türlü.

Sahaflık kitapla ikinci el kitap ayrı şeylerdir. Çoğu sahaf müşterisi bu ayırımı bilmez. Sahafta fiyat, müşteri ile sizin aranızdadır. Baskısı olmayan nadir bir kitaba da, piyasada mevcut bir kitabın ikinci eline de fiyat biçmek zordur. Sahafta fiyat görecelidir. Aynı fiyat kimine ucuz kimine pahalı gelir. Kimi aldığı kitabın yazarına göre, kimi bütçesine göre, kimi de sahafta kitap ucuz olur düşüncesine göre davranır.

Sahafa sırf sohbet etmeye gelenlerde olur. Stresini atmaya, hüznünü, elemini, gamını paylaşmaya, anlatmaya gelenlerin yanı sıra, şiirini, makalesini, hikâyesini size okumak, sizin düşüncelerinizi almak, değerlendirmenizi öğrenmek isteyenlerde olur.

Bazılarının hasbelkader yolları sahafa düşer, yada yoldan geçerken merakla dükkana içeri girenler olur. Tepkiler farklı farklıdır. Kimisi “ Aaa ne güzel bir yer, ay ben çok beğendim, ne güzel bir işiniz var “ der, en fazla iki dakika raflara, uzaktan göz atar giderler. Bazı gençler bir hatıra fotoğrafı çekerler sosyal medyada paylaşmak için. Kimileri “ Ya bu kitapları okumak için ödünç mü veriyorsunuz “ diye sorar. Bir türlü eski kitapların satıldığı bir ticaret hane olabileceğine akıl erdiremezler. Bunlardan bazıları “ Abi, kardeş, usta, bu işten para kazanabiliyor musun? “ diye sormadan edemez. Hatta bir keresinde “ Vah vah sen bu kitapları ne yapıyorsun, yazık ya, bu işten geçim olur mu? Kiranı miranı çıkarabiliyor musun“ diye söylenirler.

Bazısı gelir “ Kitapları nasıl buldun, nereden aldın, kim getirdi, kitapta satılır mı,  diye sözün arasında sormadan edemezler. Bazıları yanlışlıkla sıfır kitapçı diye girmiştir dükkânınıza “ Ay ben ikinci el kitap almam “ der kitaba elini dahi sürmeden pür telaş dışarı atarlar kendilerini.

Velhasıl güzel, özel, zor bir iştir sahaflık. Bu mesleği ne yapanlar, ne vatandaş hala ne anlayabilmiş, ne anlatabilmiş, ne anlaşılabilmiş. Sahaflık mesleğinin eli yetenlerin, dili dönenlerin, yetkisi ve ilgisi olanların ilgisine ve desteğine ihtiyacı vardır diyelim ve sözü bitirelim

21 Eylül 2021 - Erzurum İnşirah Sahaf ve Kitabevi

Paylaş