Erzurum Avukatlar Çarşısı ( 1977 - 1981 )

1977 yılı, ortaokulu bitirip liseye başladığım sene. Atatürk lisesine gidiyorum. Gençliğin ilk çağları yaş 14. Okula bir türlü ısınamıyorum, kaytarıyorum. Boş kalmamak için kendime iş arıyorum. Cumhuriyet caddesinde “ Avukatlar Çarşısı “ olarak anılan 1. Vakıf İş Hanı’na gidiyorum.

 Giriş katında Oltu taşı tespihçiler ve kuyumcular var. Giriş katının en sonunda solda çay ocağı var. Pala emi ocakçı Fevzi garson.  Aynı koridorun üst kata çıkış merdiveni kapısı var, kapının hemen yanında berber. Berberin dış cepheye açılan bir de balkonu bulunuyor.

Birinci kata çıkıyorum. Sağlı sollu yaklaşık 16 – 20 metre karelik bürolarda sıralı avukat ofisleri var. Hepsinin duvarında tabelaları asılı. Solda ilk ofis Av. Osman ÖZMEN’in, karşısında Av. Cahit SOLAKOĞLU’nun bürosu bulunuyor. Solda ikinci yer Av. Hilmi KUZU’ya, karşısında Av. Erol GÜR’e ait yer var. Solda üçüncü ofiste Av. Sadettin HAŞILOĞLU, Onun karşısında Av: İbrahim BİLİCİ’nin mekanı var. Solda dördüncü büro Cevat AKSU’ya ait. Onun tabelasında avukat yazmayışını çok sonradan Osman ÖZMEN’in katibi Erdal İLHAN’dan öğreneceğim. Cevat emi bir istidacı, dilekçeci. Onun karşısında Av. Bahattin CEYLAN var. Solda beşinci ofis Av. Necmettin EVCİMEN’e ait, onunda karşı komşusu Av. Abdülkadir NUMANOĞLU. Solda altıncı büro Av. Necmettin EVCİMEN’e ait. Tam karşısında iki ortak avukat olan Av. Necati BÖLÜKBAŞI ile Av. Sadrettin SÖĞÜTLÜGİL var. Yine solda yedinci büro Av. Sadık TELLİOĞLU, onun yanında, soyadını hatırlayamdığım Av. Cafer Bey, onun da yanında  Av. Tahsin TELLİ’nin ofisi var. Tahsin Bey’in karşısında bir mimar olan Eyüboğlu’nun Ofisi var. En sonda solda Erzurum 1. Noterliği bulunuyor. Başkâtibi Bahattin Bey. Katın tam karşısında pencereleri ana caddeye bakan Av. Fahrettin GÜLSEVEN’in Ofisi var. Bütün bunların dışında karşı tarafta sırasını tam hatırlayamadım Av. Turgut ILICALI’yı da saymam gerekiyor.

2. Katta şimdi hatırlayabildiklerim ise sadece; Av. Orhan ŞERİFSOY, Av. Mehmet KATKAT’In ofisleri var.

Av. Tahsin TELLİ’nin yanında kâtip ( yazıcı ) olarak işe başlıyorum. Tahsin Bey eski Erzurum milletvekillerinden, 1960 – 1964 döneminde mecliste görev yapmış. Daha çok veraset ve intikal davalarına bakıyor. İşini çok bilen ve ehil bir avukat. Çokça müvekkili var. Geleni gideni çok fazla bir yer. Kendisi sigara dahi içmiyor. Beni tanıdıklarına “ Yeğenim “ diye tanıtıyor. Evi Ankara’da kendisi Yoncalık mahallesindeki baba evlerinde kalıyor. Babası fırıncı Faruk Bey. Hatırladığım kadarıyla altı kardeşler. En küçükleri Yavuz Bey, Erzurum Belediyesi’nde memurdu. Kaderin cilvesi o ki benim babam 1950’li yıllarda Tahsin Bey’in babasının fırınında çalışmış. Aylığım 500 Tl. Tahsin Bey ofiste yaptığım her iş için bana teşekkür eden nazik, asil bir Erzurum Beyefendisi. Çoğu zaman danışmanlık ücretlerini bana bahşiş olarak veriyor. Çok kitap okuyan biriydi. Yoncalık’taki bahçeli tek katlı evinde odasında edebiyat ağırlıklı çok büyük bir kitaplığı var. Ofisinin bir duvarı da baştanbaşa tavana kadar kitaplarla dolu. Çoğu mesleki yayınlar. Birçok mesleki süreli yayına abone.  O zaman halen devam eden Türk ansiklopedisi ve sicil-i kavaninilerin tam serisi hatırlayabildiklerim arasında.

Tahsin Bey beni Ticaret lisesine kayıt ettirdi. Adliye'de katip olmamı istiyordu. 

Tahsin Bey aynı zamanda biyoloji ilmine meraklıydı. Bir öğrenci disiplini içinde biyoloji okuyor ve çalışıyor. Evi Ankara’da olduğu için sık sık arkadaşları tarafından öğlen yemeklerine davet ediliyor. Beni de yanında götürüyordu. O devrin Erzurum’un eşrafının çoğunun evinde yemek ziyafetine beraber gittik. Bunların arasında akademisyenler, iş adamları ve bürokratlar da vardı. Genelde yer sofralarında oturulur, şehrin meşhur börek, yaprak sarması, pestil çullaması vs. yemekler yenilirdi.

Tahsin Bey kendisine otomobil almamıştı. Gittiği yere taksi tutarak giderdi. Onlar da kazansın derdi.

Millet bahçe sokakta bir davete gidiyorduk. Taksici 15 TL ücret istemişti. 10 TL’den 15 TL’ye çıkan ücreti çok bulmuştu. O zamanlar taksimetre yoktu. Şehir içi tarifeleri uygulanırdı.  Tahsin Bey görev yaptığı Adalet camiasında şahsi hayatında da adaletli olmaya çok özen gösteren biriydi. Bir seferinde ofis büro kirasını az bulmuş, Vakıflar Müdürlüğüne dilekçe vererek kiralara zam yapılmasını talep etmişti. İki oğlu vardı. Oğullarından biri Mülkiyeli olarak kaymakam, diğer oğlu da Tıp doktoru olacaktı daha sonra. Yalnız kendisinin ömrü bunları görmeye vefa etmedi.  

Yaklaşık dört yıl Avukatlar çarşısında kendisinin yanında çalıştım. Ben temizliğe çok titizdim. O da benim bu huyumu çok severdi.  Ofisin yerleri dahi adeta bal dök yala misali ter temizdi. Yalnız yakın dostlarına benim çok sessiz oluşumdan yakınırdı. Çok sakin derdi benim için. Kitap okuma merakım onun yanında daha da gelişti. Öyle ki harçlığımın neredeyse tamamına yakınını kitaplara verirdim. Erzurum’dan bulamadığım kitapları İstanbul’dan getirdim. Tahsin Bey Pazar günleri hariç devamlı takım elbise ve kravatlı giyinirdi. Caddede yürürken dahi elini cebine sokmaz, vakur, ceketinin önü ilikli olarak gezerdi. Tahsin Bey aynı zamanda divan şiirine meraklı idi. Bir yüzü yazılı Pelüş kâğıtlarının boş olan arka yüzlerine şiirler yazardı ve bir klasörde saklardı. Zira israfa karşı idi. Şiir üzerine yazıştığı bir mektup arkadaşının olduğunu hatırlıyorum.

Avukatlar çarşısında avukatlar kendi aralarında arkadaş gurupları oluşturmuşlardı. Bütün avukatlar birbirlerine saygılı idiler. Hepsi son derece temiz giyinen, kültür, sanat ve edebiyata meraklı insanlardı.

Avukat kâtiplerinden Erdal İLHAN, İlhami, Noterin ofisine bakan Metin ve en meşhurumuz aktifimiz en çok ofise bakanımız Recai SULUOVA’ idi. Necmettin GÜLSEVEN'in katibi Secahattin YAVANLI idi. Birçok kâtip ( yazıcı ) arkadaşın simalarını hatırlamama rağmen isimlerini hatırlayamadığım için buraya yazamıyorum.

Av. Bahattin CEYLAN en çok kitabı olan, Av Sadık TELLİOĞLU “ Sunam “ isimli şiir kitabı çıkarmış en çok şiire meraklı olandı. Bütün avukatlar son derece beyefendi idiler. En nazik olan Av. Fahrettin GÜLSEVEN biz çocuklara dahi gelip giderken özenle selam verir, hatırımızı sorardı. Bütün avukatların çok geniş ve kapsamlı kütüphaneleri vardı. Av. Osman ÖZMEN’in edebi eserlerle dolu kitaplığı unutamadıklarımın arasındadır.

1977 - 1981 yılları arasında ilk gençliğimi geçirdiğim bu çarşıda acı tatlı birçok hatıram oldu. Kısmet olursa bir başka yazıda da onları kaleme alırım.

Adı geçen avukatlardan hayatta olanlara sağlıklı uzun ömürler, vefat edenlere rahmet dilerim.

Nizamettin KORUCU / Erzurum - 17.11.2013 

Paylaş